Bu sayfa büyük oranda yabancı dil (TR) ile hazırlanmış bilgi içermektedir.
This page contains mostly foreign language (TR) information.
Diese Seite enthält überwiegend fremdsprachige (TR) Informationen.

Simya veya alşimi hem doğanın ilkel yollarla araştırılmasına hem de erken dönem bir ruhani felsefe disiplinine işaret eden bir terimdir. Simya; kimya, metalurji, fizik, tıp, astroloji, semiotik, mistisizm, spiritüalizm ve sanatı bünyesinde barındırır. Simya ile en az 2500 yıldır uğraşıldığı bilinmektedir.

Kimya, maddenin yapısını, özelliklerini, birleşimlerini, etkileşimlerini, tepkimelerini araştıran ve uygulayan bilim dalıdır.

Simyacıların Kimya Bilimine Katkıları

Elbette ne kadar bu gerçeği yansıtmasa da, altın elde etmek gibi ütopik amaçlar doğrultusunda simyacılar çok önemli maddeleri keşfetti. Aynı zamanda;

  • kireç, civa, altın, gümüş, sülfürik asit, bakır, tuz ruhu, kükürt, şap, kurşun, bakır, antimon, mangan ve yemek tuzu ile beraber alzarin gibi daha birçok farklı maddenin keşfi
  • Barut, madenlerin işlenmesi, metaller üzerinde çalışmalar, mürekkep, bitkisel ve metalik boyalar, derinin boyanması, porselen ve seramik, esans üretimi, kağıt, cam, imbik adı verilen damıtma aracı
  • Sülfürik asit : H2SO4    (Zaç yağı)
  • Nitrik asit : HNO3    (Kezzap)
  • Hidroklorik asit: HCI    (Tuz ruhu)
  • Demir(II)sülfat : FeSO4 (Kıbrıs taşı)
  • Asetik asit : CH3COOH (Sirke ruhu)
  • Potasyum alüminyum sülfat : KAl(SO4)2  (Şap)
  • Sodyum sülfür : NaS  (Sarı zırnık)
  • Potasyum nitrat : KNO3 (Hint güherçilesi)
  • Sodyum nitrat : NaNO3 ( Şili güherçilesi)
  • Sabun
  • Arap sabunu
  • Kurşun oksit : Pb3O4 (Turuncu boya)
  • Sodyum klorür : NaCI (Tuz)
  • Bakır(II)sülfat : CuSO4 ( Göz taşı)
  • Kükürt : S
  • Malahit yeşili : Cu2CO3(OH)2
  • Kil
  • Çinko sülfür : ZnS (Beyaz boya)

simyacılar sayesinde gerçekleşmiştir.

ÜNLÜ SİMYACILAR

Ebu Musa Cabir bin Hayyan

Kitab al-Kimya . El- Razi . 1.el-Hâvi (20 cilt), (Latince başta olmak üzere 11 dile çevrilmiştir. Döneminin tıp alanındaki en ayrıntılı ve bilgi içeren ders kitabıdır.) 2.Kitabul-Mansur,

İbni Sina (Avicena)

1. El-Kanun Fit-Tıp, 2. Eş-Şifa, 3. En-necat, 4. El-İşaret vet-Tenbihat, 5.Hikmeti Aruzi, 6. Hikmeti Meşrikiyye, 7. Et-Tayr, 8. Esbabu Hudüs-il-Huruf, 9.Esrar-us-Salat, 10. En-Nebat vel-Hayevan, 11. El-Hey'e, 12. Lisan-ül Arap, 13. Esbabu Rad vel-Berk (şimşek ve gök gürültüsünün sebepleri)14. Ed-Düstur-ut-Tıbbı, 15. Aksam-ül-ulum 16. El-Hutab

Isaac Newton

De Motu Corporum in Gyrum (1684) , Philosophiae Naturalis Principia Mathematica (1687) , Opticks (1704) , Arithmetica Universalis (1707) , The System of the World, Optical Lectures, The Chronology of Ancient Kingdoms,(Amended) and De mundi systemate (published posthumously in 1728) , An Historical Account of Two Notable Corruptions of Scripture(1754)

 

Bu çalışmalardan sonra 17. yüzyılda Kimya bilimi bilimsel yöntemlerle gelişmeye başlamıştır.

17. yüzyılda Robert BOYLE Şüpheci Kimyager adlı yapıtını yayımlamasıyla ilk kez elementleri maddenin parçalanamayan yapı taşları olarak tanımlamıştır. Bunun yanında gazlarla ilgili yaptığı çalışmalarda gazların basıncı ile hacminin ters orantılı değiştiğini bulmuştur.
Boyle yasası : P.V = k       P1V1 = P2V2

Lavoisier (1743 - 1794) yaptığı çalışmalarda yanma olayını bu günkü şekliyle açıklamıştır. Bunun yanı sıra; metal oksitlerinin metal ile oksijenin verdiği bileşikler olduğunu kanıtlamıştır, kütlenin korunumu kanunu bulmuştur. Kütlenin korunumu kanunu:madde miktarı gerçekleşen olaylar sonucu sabittir değişmez örneğin; 2 mol H 2 g , 1mol O 16 g reaksiyon sonucu oluşan 1 mol H2O(su) 18g olur. Yani maddenin niteliği değil niceliği değişir.

J. L. Proust 1799 yılında sabit oranlar yasasını ortaya atmıştır. Sabit oranlar yasasına göre bileşiği oluşturan elementler belli oranlarda birleşerek bileşikleri oluştururlar. Bileşiği oluşturan elementlerin kütleleri arasında değişmeyen bir oran vardır. Örneğin H2O bileşiğinde H 2g/O 16g sabit oran 1/8

Richter (1767 - 1807) sitokiometrinin kurucusudur. Asit ve bazın nötralleşmesi yardmıylamiktar oranlarını saptamıştır.

Berzelius 1814 yılına kadar elementler fiziksel özelliklerini yansıtacak şekillerle sembolize ediliyorlardı. ancak bu şekilde ifade etmek zor olduğunda berzelius elementlerin baş harfleri veye ilk iki harfi kullanarak semboller oluşturdu.

 

Video : Esra ATEŞ

enable
comments loading
family_star